Spor yazarları Beşiktaş-Lausanne Sport maçını değerlendirdi

TURGAY DEMİR – İNÖNÜ, BAYAR!

Beşiktaş’ın transfere muhtaçlığı var!.. Hocaya vakit vermek lazım… Evvel düzgün bir takım yapalım hoca hakkında sonra karar veririz… Göremediler… Tıpkı Lider Karaveli’yi, İsmael’i, Bronckhorst’u, Santos’u göremedikleri gibi… Çözemediler… Tıpkı Tigana’yı, Schutser’i çözemedikleri gibi… Biz 40 yıldır yaptığımız üzere lisanımız döndüğünce anlattık, dinlemediler. Tıpkı daha evvelki idarelerin yaptığı üzere kulaklarının üzerine yattılar… İşte sabredelim dedikleri Solskjaer ve işte yapıtı; geçen dönem üçüncü yapamadığı ekip ZTK’dan da elenmişti, yetmedi UEFA’dan elendi Beşiktaş, yetmedi köy kadrosu Lozan karşısında Konferans’a da veda etti! Sakın bana falanca şöyle oynadı, filanca bu türlü oynadı, iki kanat yoktu masalı anlatmasın kimse.

Değil Beşiktaş forması giymiş her hangi on bir kişi, Lozan Konferansı’na giden delege heyetiyle çıksaydık yeniden kazanmalıydık bu maçı… Teşbihte yanılgı olmaz; İsmet Paşa katiyetle Abraham’ın atamadığı golü atardı, Celal Bayar en az Svensson kadar oynardı!… Artık herkes yapıtıyla övünsün Beşiktaş gayelerinden birini kaybetti, birkaç haftaya kalmaz şampiyonluk yarışından kopar akabinde da ZTK’dan elenir.

Sonra yeniden sıradan bir teknik adam getirirler biz de “Bundan bir cacık olmaz” deriz lakin kimse dinlemez… Bu devran bu türlü gelmiş, bu türlü masraf. Beşiktaş’ta gerçekleri görmek kolay fakat anlatmak güç.
Kartallar yerine kargaları kılavuz alanların yıllardır yaşadıkları hüsran sineması her dönem öteki bir başlıkla vizyona giriyor. Beşiktaş cephesinde yeni bir şey yok özetle… Kırk yıldır yaşadığımız durumları tekrar tekrar yaşıyoruz. Ne diyelim Beşiktaş’a ve bize bunları yaşatanlara helal olsun…

SİNAN VARDAR – BUNUN İSMİ REZALET!

Dünkü maçın anlatılacak hiçbir yanı yok… Maalesef Beşiktaşlılar kahır çekiyor. Yapılan onca transfere karşın kadro olma özelliğinden çok uzak bir Beşiktaş, maça giden taraftarları ve televizyon başındaki milyonlarca Beşiktaşlıyı hüzne boğdu. Beşiktaş dün sapır sapır döküldü. Solskjaer’in 3-5-2 saçmalığı sonrası savunmada o kadar açıklar verildi ki rakip istediği üzere durum buldu. Bir kadro düşünün; dönem başından bu yana çıktığı her maçta kalesinde gol görüyor. Dakikalar ilerledikçe Beşiktaş’ın oyun kurmasını bekledik. Lakin alanda organize tek bir atak bile izleyemedik. Doldur boşalt toplarda Abraham’ın son vuruşlardaki beceriksizliği, Beşiktaş’ı daha da çaresiz hale getirdi. Paulista müzmin sakat, Uduokhai’nin gördüğü kırmızı kart saçma sapandı.

İdari istikametten yeterli yönetilmeyen bir Beşiktaş var. Bunun yanı sıra Solskjaer, Beşiktaş’ın büyüklüğünü kavrayabilmiş değil. Avrupa defteri Ağustos’ta kapandı. Bu tablo gösteriyor ki Solskjaer kaldığı sürece Beşiktaş Kasım’ı bile göremeden lige havlu atar. Soruyorum: Biz Gedson Fernandes’i neden gönderdik? Gitmemesi gereken oyuncuyu neden gönderdik, biri bunu açıklayabilir mi? Değerli olan Beşiktaş ruhunu alanda görebilmekti ancak maalesef o ruhtan çok uzak bir ekip izliyoruz. Bu yüzden Norveçli Hoca’yla yollar bir an evvel ayrılmalı. İdare artık şapkayı önüne koymalı. Değerli transferler yapmakla gemi yürümüyor. Dünkü maçta Lozan genç ve dinamik futboluyla taraftarın alkışını aldı. Mütevazı fakat kazanmayı çok isteyen İsviçre takımının oyunu aslında çok şey anlatıyor. Umarım Beşiktaş idaresi ve teknik heyet, taraftarın İsviçre grubuna yaptığı bu alkıştan gerekli dersleri çıkarır.